İNGİLİZ KEMAL,SHERLOCK HOLMES VE ARSEN
LUPEN’E KARŞI
Kitap
okumayı bir yaşam tarzı olarak gören biri olarak kitabevi gezmeyi çok
severim. Kitaplar ile haşır neşir olmak, kokularını içime çekmek benim
için tarifsizdir. Son zamanlarda birçok kitabevi indirimli kitaplar köşeleri
yaparak hem ellerindeki fazla stok’u eritip hem de okuyuculara ucuz kitap
sunmaktadırlar.
Lise
yıllarımda kitapların fiyatlarının yüksekliğinden yakınılır, ya ikinci el
kitaba yönelinir ya da o sıralar yükselen eğilim olan korsan kitap alınırdı.
Ancak bugün geldiğimiz noktada en pahalı kitap 30.00 TL ‘yi geçmemektedir ki bu
fiyata sahip bir kitap külliyat niteliğindedir. Kitap fiyatlarının düşüşü aynı
zamanda haksız kazanç olan korsan kitabı da bitirmiştir.
Diyeceksiniz
ki başlığa göre konuyu nereye bağlayacaksın. Dedim ya kitap okumak benim için
çok önemlidir diye, bu konuda interneti de detaylı takip ediyorum mecburen.
Siyasi/polisiye kurgu bir roman yazımının da sonuna geldiğim şu günlerde sürekli
polisiye romanları takip ediyorum. Büyük bir internet kitap portalında yaptığım
polisiye roman taramasında, ismini sıkça duyduğum ancak bir türlü okuma
fırsatı bulamadığım “İngiliz Kemal” ile karşılaştım. Madem bu roman
serisini okuyacaktım, internette kısa bir araştırma yapmalıydım. Okuduklarım
karşısında şok olmuştum. Meğerse böylesi bir değeri uzunca bir süredir göz ardı
ettiğimin farkına vardım. Aslında toplum olarak göz ardı etmiştik İngiliz Kemal’i. Bizi bunu
yaptıran yabancı hayranlığımız sebebi ile Arthur Conan Doyle (Sherlock Holmes), Maurice Leblanc (Arsen Lupen) ve Agatha Christie romanlarına yönelimimiz mi neden olmuştu acaba?
Kimdi
bu İngiliz Kemal?
Asıl
ismi Ahmet Esat Tomruk.1887 İstanbul doğumlu. Sarışın ve mavi gözlü olduğundan
‘İngiliz Kemal’ lakabını aldı.
İlköğrenimi
sonrasında Galatasaray Lisesine başladı. Parlak bir öğrenciydi. Fransızca'sını geliştirmiş,
yurt dışından edindiği arkadaşları ile mektuplaşmaya başlamıştı. Yurt dışından
mektup alması nerede ise başını derde sokuyordu. Hafiyeler tarafından
tutuklanarak Yıldız Sarayı’na götürülmesi sonrasında esas durum ortaya çıkınca
serbest bırakılmıştır.
1908
yılında İngiltere’ye gitmeye karar verir. Navy College’e kayıt olur. Bir
taraftan da profesyonel olarak boks ile ilgilenmektedir. İngiltere de kaldığı
süreçte tüm Avrupa ülkelerini gezerek yabancı dilini ana dil seviyesinde geliştirmiştir. Öyle ki
şiveleri bile artık rahatça konuşabilmektedir. Artık onu bir Avrupalıdan ayırmak
mümkün değildir.
1914
de İstanbul’a dönüp Teşkilat-ı Mahsusa’ya üye olur. Kara Kemal ve Dramalı Rıza
Bey’lerden çetecilik dersleri alır. Cemal Paşa’nın yanında Sina-Kanal
Cephesinde Lawrance’ın peşine düşer. Kutul amare de tutsak edilen İngiliz
General Tawshend’in bulunduğu hapishaneye görevli olarak atılarak, bilgi almaya
çalışır.
Mütareke
yıllarında tekrardan İstanbul’a döner. İngilizlerin tutukladığı İttihatçıları
kurtarmak için çalışır. Aynı zaman da İngiliz boksörler ile mücadele edip
başarılar kazanmaktadır. Bu sırada İngiliz istihbaratı tarafından tutuklanarak ağır işkenceler görür. Bir kez kaçmaya çalışsa da yakalanıp Çanakkale de
tekrardan hapse atılır. Son bir çaba ile başarılı bir firar girişiminde bulunarak
Ankara’ya kaçmayı başarır.
Ahmet
Esat Bey, Ankara da Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile görüşür.
İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Rumca bilmesinden kaynaklı olarak
Genelkurmay İstihbarat Şubesinde göreve başlar.
İlk
görev Mustafa Kemal Paşa’dan gelir. Yunan Karargahından istihbarat gerekiyordur.
Ve “İngiliz Kemal” bu iş için görevlendirilir. Sahte pasaport ile Amerikalı
gazeteci Henry Williy kimliğinde Rodos’a geçer. Oradan da asıl görev yeri
İzmir'e gelir. Yunan subaylar ile kısa sürede dost olarak Yunan Karargahına
girmeyi başarır. Bilgileri günü gününe Ankara’ya ulaştırmaya başlamıştır. Bu
sırada Ethem ve arkadaşları Yunan'a sığınmışlardır ve İngiliz Kemal’i tanırlar. İngiliz
Kemal yakalanarak sorguya alınır. Sorgularda asla Türkçe konuşmaz. Yargıçlar
kimliği hakkında kuşkuya düşünce, Atina’ya göndermeye karar verirler. Burada da hapishane de yatar. Ancak kaçmayı bir defa daha kafasına koymuştur ve bunu da başarır. Bir
Rum’un cüzdanını çalıp para temin eder, Fransız gemisi ile de İzmir'e geri
döner.
Anadolu’ya
geri döndüğünde yeni bir görev verilir kendisine. Batı Trakya da Yunan Ordusuna
hizmet eden Ermeni General Antranik’in karargahına sızacaktır. Bu görevi de başarır,
bilgiler Ankara’ya ulaşmıştır.
Yıl 1924. Savaş
bitmiştir. İstanbul'a yerleşir. Tercümanlık yapmaya başlar.1932 yılına kadar
Hafif Siklet Boks şampiyonluğunu kimseye bırakmaz. Derken 2. Dünya savaşı
patlak verir. Türkiye Cumhuriyetinin istihbarat görevlisi olarak Balkanlara gider.
Savaş bitiminde İstanbul'a geri döner. Bir süre Anadolu Ajansında çalışır.
Hilton Oteli tercümanlığı ve turist rehberliği görevlerinde de bulunduktan
sonra 1966 yılında vefat eder.
Ahmet
Esat Tomruk,1924 yılında “İşgal ve Mücadele Senelerinde Bir İstanbul Gencinin
Yaptıkları” isimli bir kitap çıkarmıştır. Öğretmen Yüzbaşı Zekeriya Türkmen
“İngiliz Kemal – Milli Mücadele Hatıraları” isimli bir kitap yazarak İngiliz
Kemal’in yaptıklarını kitaplaştırmıştır.
Ali
Kemal Meram da Ahmet Esat Tomruk’un aktardığı hatıralarını kitap serisi yaparak
yazıya dökmüştür.
İşte
yazımın başından beri bahsettiğim İngiliz Kemal’in gerçek yaşam öyküsü. Her bir
roman, fırtınalı ve ölüm ile burun buruna yaşadığı hayatıdır. Gerçeğin ta
kendisidir Milli Mücadele Kahramanı İngiliz Kemal.
Şimdi
siz karar verin hayal ürünü ve bize ait olmayan Sherlock ile Arsen mi yoksa
İngiliz Kemal mi?
Son
sözüm de kitabevlerine; indirimli olarak mağazalarınızın girişlerin de
sergilediğiniz “Sherlock Holmes” romanlarının yanında “İngiliz Kemal” romanlarını da görsek fena olmaz mı?
Ha! bir de “Cingöz Recai” var ki o da başka bir yazının konusu…
ESER ÖZÇARKÇI
STOCKHOLM SYNDROME