israil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
israil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Nisan 2020 Çarşamba

ALBERT PIKE'IN KEHANET MEKTUBU

ALBERT PIKE'IN KEHANET MEKTUBU   


 İçinde bulunduğumuz zamanı ve geleceği yorumlayabilmek için geçmişe ait bilgilere ihtiyaç 
duymaktayız. Ancak bazı isimlerin bıraktığı bilgileri gözden geçirdiğimizde şaşırmadan edemiyoruz. Bu noktada Albert Pike'ın 1871 yılında mason üstadı olan Giuseppe Mazzini'ye yazdığı bir mektup var ki (şayet %100 gerçek ise) akıl tutulmasına sebep olmaktadır. Albert Pike'ın hayatı ve hayat görüşüne biraz göz atalım. 

 Pike, Boston, Massachusetts'te Benjamin Pike ve Sarah Andrews Pike çiftinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. 1825 yılında sınavlarını başarıyla geçtiği Harvard Üniversitesi'ne kabul edilmiştir. O dönemde gazetelerde makale yazan Pike gazetedeki işinden kazandığı ilk parayla Mary Ann Hamilton ile evlenmiştir. Bu evlilikten on bir çocukları olmuştur. Daha sonra 1837'da hukuk okumaya başlayan Pike bir yandan da o dönemde çocukluğundan gelme şiir alışkanlığını devam ettirmektedir. İnanç olarak Anglikan'dır. Pike'ın bir Ku Klux Klan üyesi olduğu iddia edilmiş, fakat bu iddia kanıtlanamamıştır. Özofagus darlığı (boğazdan mideye giden tüp olan yemek borusunun daralmasıdır) nedeniyle zor günler geçiren Pike, 82 yaşında ölmüştür. Washington'da 'Oak Hill' mezarlığı'na gömülmüştür. 

Askeri hayatı da bir o kadar ilginç olan Pike, Meksika-Amerika Savaşının başlamasıyla süvari birliklerine katılmıştır. Tuğgeneral olan John Selden Roane ile büyük görüş farklılıkları bulunan Pike onu bir düelloya davet etmiştir. Düello sonucunda herhangi bir kazanan olmamıştır. 22 Kasım 1861 tarihinde, Amerikan iç savaşında güneyli ordu da Tuğgeneral olarak görevlendirilen Pike, asilik ve vatana ihanetinden dolayı suçlanarak tutuklanması istenince Arkansas'ta saklanıp, istifasını göndermiştir. Ancak istifası daha sonra kabul edilmiştir. 

Albert Pike, 1850 yılında Mason olarak "Independent Order of Odd Fellows'a" katılmıştır. İyi tanınmış mason yazarlar tarafından masonluğun "Eflatunu" olarak isimlendirilmiştir. Albert Pike, 1859 yılında büyük üstad olmuştur. Halen ABD'nin en etkili ve bilinen Masonu olarak kabul edilir. Dikkat çeken noktalardan biri de savaştan sonra tutuklanarak ve hapse atılmasıdır. Hapisten kurtulması ise bir freemason olan başkan Andrew Johnson’un affıyla mümkün olmuştur. Affedilmesinin ertesi günü de Beyaz Saray da birlikte oldukları söylenmektedir. Bu aftan sonra başkan, İskoç Riti tarafından 4. dereceden 32. dereceye terfi ettirilmiştir. (ciddi bir sıçrama) 

 33. derece mason olarak, eski ve kabul edilmiş İskoç Ritinin kurucusu ve babası, tüm satanist ve luciferian grupların büyük ustası (lucifer ile bir bilezik vasıtasıyla sürekli iletişim halinde olduğu yönünde bir söylenti de mevcuttur), İlluminati’nin de tepe adamlarından biri olduğu, Yeni Dünya Düzeninin fikir babası ve planlayıcısı olarak da nitelendirilmektedir. 

 Albert Pike, kendi ruhsal rehberi olan Lucifer’den aldığı bir mesajı (demonik görüntüler olduğu belirtiliyor) dönemin İlluminati başkanı Giuseppe Mazzini'ye 1871’de yazdığı bir mektupta anlatmıştır. İlginçtir ki bu mektup "tek dünya düzenini" gerçekleştirmek için yapılması gereken üç dünya savaşını anlatmaktadır. John Daniel, "Two Faces of Freemasonry, Day Publishing" isimli kitabında şöyle diyordu Albert pike ve fikirleri için; 'Albert Pike, “Lucifer Doktrinini” bir çok mason biraderine öğretti. En heyecanlı öğrencileri Lucifer Doktrini en ileri seviyede uygulayan Bismarck ve Mazzini’ydi. Bu üçlü birlikte masonluğu kullanarak iki dünya savaşı çıkardılar ve bunun ardından dünyanın "Lucifer’e Tanrı olarak tapınmaya hazır olmasını” sağlayacaklardı. 

 Fransız yazar Jean Lombard 1984'de yayınladığı "Modern Çağın Karanlık Yüzü" adlı çalışmasının 1.cildinde Hollanda'daki Rob Scholte Müzesinde sergilenen ve British Museum'dan ise ancak özel izinlerle görülebildiğini belirttiği bu mektubu çevirip, mektubun nüshasını kitabının 553. ve 554.sayfalarında yayınlamıştır. Mektubu ilk ortaya çıkaran kişi ise William Guy Carr adında Kanada Kraliyet Donanmasından emekli olan eski bir istihbarat subayıdır. Ölümünden kısa bir süre önce "Pawns in the Game Lecture" adlı 100 dakikalık ses kaydı hazırlamıştır. William Guy Carr bu mektubu "Quoted in Satan: Prince of This World" adlı kitabında da yayınlamıştır.

 İŞTE O MEKTUP 

 "Aydınlanmacı düşüncenin amacına ulaşması için öncelikle bir dünya savaşı çıkarmalıyız. Bu sebeple Rusya'da Çar'ı (Çarlığı) zayıflatıp, ateizmi ve komünizmi hakim kılmalıyız. Casuslar vasıtasıyla Britanya İmparatorluğu (İngiltere) ve Alman İmparatorluğu (Almanya) arasında gerginliği körükleyerek savaşa zemin hazırlamalıyız ve 1.Dünya Savaşı sonrası komünist düzeni iyice inşa etmeliyiz ki tüm hükumetleri yıkabilelim ve tüm dini düzenleri zayıflatabilelim." 

 Yukarıdaki satırlarda anlatılmak istenenler gayet açıktır. Belirlenen bir plana yürüme de yapılması gerekenler yazılmıştır. Güçlü uluslar belirlenmiş ve gücü kendi ellerine alabilmek için derin ve uzun bir plan işleve alınmış gözükmektedir. Dünya derin güçlerinin yollarına devam edebilmeleri için inandıkları ilk şart, ulus devletler ve dinleri zedelemeleri ve ortadan kaldırmalarıdır. Bu satırlarda bunu net bir şekilde okumaktayız. 

 "Ardından İkinci Dünya Savaşını çıkarmalıyız ve bunu gerçekleştirmemiz için faşistler ve siyonistler arasında savaşla sonuçlanacak bir gerginlik oluşturmalıyız. İsimleri "Nazi" olacak olan faşistleri, savaş sonunda yok etmeli ve savaş sonrası Filistin'de Yahudilerin ana unsur olacağı İsrail Devletini kurmalıyız. İkinci Dünya Savaşı sürecinde Uluslararası Komünizm mutlaka Hristiyanlığı dengeleyecek bir güce ulaştırılmalı. Toplumlara ölçülü bir şekilde son çöküşü yaşatacağımız zamana kadar bu denge bizim için gereklidir."

 Bu satırlarda kafa karıştıran nokta "Naziler","Filistin" ve "İsrail" dir. 1871 yılında bu üç oluşum olmadığından Pike bunları nereden bilmekteydi? Komünizmin dinlere bakışını kullanarak Hristiyanlığın karşısına çıkararak denge politikası maskesi altında önce Hristiyanlığın gücünü ve egemenliğini kırmak ardından da Komünist devletleri öcü olarak göstererek kendi küresel yapılarının gücünü kullanarak güç kaybedip yıkılmalarını sağlamak gayesi bulunmaktadır. Aynı yolun Naziler içinde kullanılacağı belirtilmiş ve reel tarihte de bu şekilde gerçekleştirilmiştir. (Naziler küresel güçler tarafından desteklenmiş, finanse edilmiş ve sırtları sıvazlanmıştır. Ardından da aynı küresel güçlerin hışmına uğrayarak tarih sahnesinden silinmişlerdir.) Albert Pike geleceği mi görmüştür? Yoksa geleceği dizayn etmeye mi soyunmuştur?

 "Üçüncü Dünya Savaşını çıkarmamız için İslam aleminin liderleri ve siyonistler arasında ajanlarımız vasıtasıyla, ayrı düştükleri konular üzerinden gerginlik çıkarmalıyız ve bu savaş, Müslüman Arap Dünyası ve İsrail Devletinin birbirlerini yok edecekleri şekilde dizayn edilmeli. Bu hengame içinde diğer milletleri bu konuda, fiziksel, ahlaki, ruhsal ve ekonomik olarak çökmeleri için mücadeleye zorlamalıyız. " 

 Bahsi geçen Müslüman – Yahudi çarpışmasını tarih sahnesinde sürekli görmekteyiz. Son noktaya kadar da göreceğimiz ortada. Bu gerginlik sayesinde Müslüman ülkeler sürekli gerginlik ve savaş halinde tutularak, istikrarlı istikrarsızlık projesi devam ettirilmektedir. Bu sistem sayesinde de gerçekleştirmek istedikleri amaçlarını, kamuoyunun gözünden saklayarak hayata geçirmektedirler. Maalesef ki taraflar uyanamadığı, içlerinde gözü dönmüş elitlerin ajanlarını aldıkları sürece de bu düzen sürecek gibidir. 

 "Nihilistlerin ve Ateistlerin önlerini açmalıyız ve müthiş bir sosyal çöküş provoke etmeliyiz ki böylece bu kanlı kargaşa ve vahşetin doğurduğu korku içinde mutlak ateizm etkisi ortaya çıksın. İnsanlar her yerde vahşi devrimci azınlığa karşı kendilerini savunmak zorunda kalacak. Daha sonra İnsanlık Medeniyeti, bu vahşi yok edicileri imha edecek. Birçok kişi Hristiyanlık'ta hayal kırıklığı yaşayacak. Kimileri hayatta herhangi bir pusulası veya istikameti olmaksızın Deizmi seçecek. Ama bir düşünceden ötürü endişe duyacaklar. Bu endişelerinin sebebi, nereye itaat edecekleri, neye yönelecekleri konusu. Sonunda evrensel bildiriler yoluyla Lucifer'ın Saf Doktrininin!! ışığını almaya başlayacaklar. Bu doktrin, sonunda tüm insanlık içinde Genel Dünya Görüşü haline gelecek ve ona teslimiyet içinde olacaklar. Hristiyanlık ve ateizmin fethedilmesi ve aynı zamanda yok edilmesinden sonra ortaya çıkacak olan bu evrensel dünya görüşüne karşı Muhafazakar hareketler ortaya çıkacaktır." 
Albert Pike 15 Ağustos 1871, Washington DC 

 Yukarıdaki satırlardan net bir Hristiyan karşıtlığı okumaktayım. Taktik hep aynı, örneğin; Ateizm yükselt, bir süre kaosun tadını çıkar ve sonra yükselttiğin değeri/ülkeyi/yönetim şeklini yok et. Son aşamanın sonunda kendi düzenlerini getirmekten bahsetmektedir. Kaosun ve boşluğun insanları kendi görüşlerine çekerek istenilen sistemin gerçekleşeceği fikrine kapılmaktayız. 

 Peki, Albert Pike denen bu adamın yazdıkları gerçekten 1871 de mi yazıldı? Kendi yazdığı ve masonların başucu kitaplarından biri olan "Morals and Dogma" da bu satırların benzerlerinin ve detaylarının (ilk basımı mevcuttur) yer aldığı söylenmektedir. Şu an ki teknoloji ile bir kitabın günümüzde hazırlanıp, 1871 de yazıldığı algısını vermekte oldukça kolay gibidir.! 

 Son olarak geçmişten günümüze her düşünüş, akım, örgüt, kurum, kuruluş, devletler, hükumetler ve aklınıza kim geliyorsa planlar üretmiş ve bu planları kendi çıkarları doğrultusunda hayata geçirmek için çaba sarf etmiştir. Yazımız da Albert Pike anlatmak istememizin yegane temeli en ufak bir gerçeklik payı dahi olsa bilgi sahibi olunarak, araştırarak ve düşünerek bugünü yorumlamaktır. İnsanlığın hırs ve çıkarları çerçevesinde ne tür ortaklıklar yapacağı, ne tür planlar içine girdiği/girebileceği ortada iken körü körüne hiçbir şeye bağlanmayınız. Sadece kendi fikir, düşünüş ve inançlarınızın oluşması dileklerimizle.


Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/Albert_Pike 
https://eksisozluk.com/albert-pike--848334
https://masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=20728.0
https://www.gizlibilgiler.org/albert-pike