31 Ocak 2021 Pazar

BEHZAT Ç’Yİ ÇOK SEVMİŞTİK BE AMİRİM..

BEHZAT Ç’Yİ ÇOK SEVMİŞTİK BE AMİRİM..

Biz gerçekten Behzat Ç’yi çok sevmiştik. Millet olarak polislik mesleğine ve polislere biraz mesafeli olsak da Behzat komiser bu algıyı yıkmayı başaran nadir karakterlerden biri olma başarısını göstermiştir. Emrah Serbes’in yaratıcılığına, oyuncu kadrosunun kalitesi ve oyunculuktaki yetenekleri de eklenince böylesi güzel bir sonuç ortaya çıkmıştır.  

Peki, sorulması gereken iki soru var. Birincisi biz Behzat Ç. dizisini halen neden unutamıyoruz? İkincisi de karakterlere bu kadar bağlanmamızın nedeni nedir?

Behzat Ç. Dizisini unutmamızın sebepleri saymakla bitmez. Hatta sosyolojik açıdan da incelenebilir. Öncelikle karakterlerin samimi ve sıcak oluşu yani bizden birileri oluşu etken sebeptir. Hepsi halk adamıdır. Yalakalık, yaranma ve şakşakçılık yapma gibi amaçları yoktur. Hepsi akşam işten eve dönecek olan kimimizin abisi ya da ablası, kimimizin babası ya da annesi kimimizin dayısı gibidirler.

Dizi de yalın ve gerçekçi bir oyunculuk dehası vardır. Deneyimli oyuncular ile deneyimsiz yeni oyuncuların muhteşem harmanlandığı ve her iki grubunda hakkını verdiği bir çalışmadır Behzat Ç. İçerikte öz kültürümüze ait olan türkülerimizin ve Neşet Ertaş'ın (rahmetle anıyorum.) vurgulanıyor olması, dertlendiğimizde bizlerin dahi birkaç türkü mırıldanmalarımız gibi karakterlerinde zor zamanlarında türkülere sarılarak çıkış arayan bir yaklaşımları mevcuttur.

Gerek diziye gerekse de karakterleri böylesine sevmemizin bir sebebi de kullanılan mizahi dildir. Millet olarak etkin kullandığımız hazır cevaplık argo argümanlar ile desteklenen replikler ve diyaloglar tadından yenilmeyecek kıvama gelmiştir. Behzat komiser ve ekibi gerçek polis kavramını yansıtmaktadırlar. Saray Türkçesi kullanmaları onlardan beklenemez çünkü onlar hayatlarını tehlikeye atarak sokaklarda kötüler ile mücadele etmektedirler. Her birinin ilgilenmesi gereken aile ve sosyal çevreleri de cabasıdır.  Behzat komiser ve diğer karakterler hepimiz gibi kusurludurlar. Sorunları, çıkmazları, hüzünleri ve mutlulukları vardır. Dizi de mükemmel insanı yaratma gibi bir çaba güdülmemiştir. Diğer yerli polisiye dizilerinde her şey havada, yapmacık ve doğallıktan uzaklıklar. Biz millet olarak çok  küfür eden bir yapıya sahibiz. En küçüğümüzden en büyüğümüze kadar. Behzat Ç. de de küfür çok orantılı ve anlamlı kullanılmıştır. Siz hiç küfür etmeyen polis gördünüz mü? Etmemeleri benim açımdan olağan dışıdır.. 

Yaşanan polisiye olaylara yaklaşımlarda dozajındadır. Behzat komiser’in akıl sağlığında yaşadığı çıkmazları cinayetleri çözümlemede kullandığını net bir şekilde görmekteyiz. Bireyin yaşadığı olumsuz durum topluma olumlu bir şekilde yansımaktadır. Olaylara bakış açıları net ve sadedir. Çetrefilli konuşmalar ve polisçilik oynayan karakterler yoktur. Sürekli sokağın nabzını yoklamaları ve sokak tarafından da saygı görmeleri ekibin büyük bir artısıdır. Polisler bilirler ki sokakta orman kanunları geçerlidir. Bu kanunlara hangi kesimden kim olursa olsun ayak uyduramadı mı sorun yaşar. Bu ince çizginin net bir şekilde izleyiciye geçtiği kanısındayım.

Aynı zaman da ülkemizde yaşanan sosyal olaylara da eleştirel bir bakış açısı dizide hüküm sürmektedir. Eleştiri geliştirir. Bunun farkına varamamak büyük bir kayıptır. Üç maymunu oynayıp hep iyiyi hep güzeli yani hayal edileni göstermek, izleyiciye iyilik değil tam tersine büyük bir kötülüktür. Çünkü insanımız dizilerde gösterilen hayatın tamamı ile gerçek olduğuna ikna olmuştur. Ne verirseniz onu alacak bir güruh bulunmaktadır. Sonrasında gerçek hayat ile yüz yüze geldiklerinde izledikleri ile bağdaşmadığını görüp, kötü sonuçlar ile karşılaşan bireylerimiz azımsanamayacak kadar çoktur.

Dizinin duygu yoğunluğu hep dozajında sürmüştür. Olayları ya da kişilerin hislerini aşırı dramatikleştirilmeden tadında vermiştir izleyiciye. Mutsuzluğu dahi beraber yaşayabilme prensibine sahiptir karakterler. Sevgiye bir saygı duruşudur bu. Bir taraftan da Behzat komiser kızını kaybetmiş ve ona hasret ve özlem duyan, yüreği yanan, sevgi dolu bir babadır. Behzat iyi bir polis ve yüreği hep sızlayan bir babadır. Kızını kaybetmiş olmanın sorumluluğunu kendi üzerine alan, sürekli kendini suçlayıp, vicdan muhakemesi yapan bu süreçte de acısını alkol ile dindirmeye çalışan daha doğrusu hayatı kısa bir süreliğine es geçmek için bu yola başvuran bir adamdır. Bu açıdan bakıldığında dizi bir bakıma Behzat’ın bu yönünü de alt ana başlık olarak sunmaktadır.

Dizinin içeriğinde aşk için yapılan fedakarlıklar da yer bulmaktadır. Harun’un Eda için yaptıklarını bir hatırlayınız. Tadında serpiştirilen aşk teması, esas tema olan polisiyeden uzaklaşılmamasını sağlamıştır.

Dizinin karakterleri birçok sorun ile boğuşmaktadırlar. Neler yoktur ki. Katiller, tecavüzcüler, psikopatlar, mafya devlet ilişkileri, kurumlar içerisine çöreklenmiş yapılar ve bunların Behzat ve ekibinin üzerinde oluşturduğu baskılar. Ancak bunca saydığımız soruna rağmen iki arada bir derede kahramanların yüzleri hep gülmektedir. Unuttuğumuz bir olgu olan gülümsemeyi bizlere sürekli hatırlatmışlardır. Çünkü hayat devam etmektedir ve mücadele edilecek kötü sayısı öylesine çoktur ki.

Dizinin devam ettiği süre olan 2010 – 2013 yılları arasında iki de sinema filmi vardır. “Behzat Ç Seni Kalbime Gömdüm” ve “Behzat Ç Ankara Yanıyor”. Her iki filmi de izlerken dizi izliyormuşçasına bir rahatlığa kavuşuyorsunuz. Çünkü değişen bir şey olmamış, ekip kaldığı yerden bildikleri en iyi işi yapmaya, gerçek oyunculuğu ve doğallığı vererek yollarına devam etmişlerdir.

Dizi 3 sezon ve 96 bölüm seyir zevki sunduktan sonra final yapmıştır. Ancak bizim yüreklerimizde oynamaya devam etmektedir. Bugün çeşitli sosyal medya platformunda birçok isimde yaşatılmaktadır. Ve yoğun bir takipçi sayıları vardır. Dizinin yayında olduğu süre içerisinde prime time da ilk üçte olduğunu da vurgulamadan geçemeyeceğim. Dizinin müziklerini yapan Pilli Bebek grubu ve Cem Kısmet’e de buradan bir selam çakmadan geçemeyeceğim.

Velhasıl kelam, Türkiye televizyonlarında yayınlanan tartışmasız en iyi polisiye kurgu dizisidir Behzat Ç.

ESER ÖZÇARKÇI

STOCKHOLM SYNDROME 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder